Taylan Kara tarafından kaleme alınan ve edebiyat oligarşisinin -bile
bile- uyguladığı haksızlıkları sayısal verilerle ifşa eden “Türkiye’de Edebiyat Ödülleri Nasıl Verilir?”
başlıklı önemli eleştirel analizin -Gün Zileli’nin web sitesinde yer
alan- hararetli yorumlarını okurken, edebiyat ortamında (ortalığında)
eskisinden çok daha büyük ve yeni bir kötülük mertebesine geçildiğini
fark ettim.
Yorumların birinde, yazarlara devlet tarafından verilecek parasal bir desteğe ilişkin gazete haberinden bahsediliyordu. (Bkz: http://www.sabah.com.tr/kultur_sanat/2014/08/06/kultur-bakanligindan-50-yazara-destek) Bu haberden anladığıma göre Kültür Bakanlığı, seçtiği 50 yazara, bir yıl boyunca, kişi-eser başına yaklaşık olarak 21.000 TL
düşecek şekilde parasal destek vermeye başlamış. İşbu parasal desteğin
kimlere dağıtılacağına ilişkin jürinin çoğunluğunu Taylan Kara’nın
analizinde de yer alan mutat ve malum isimler oluşturuyor.
Şimdi, edebiyat oligarşisinin eline aldığı, öncekilerden daha etkili ve “yeni” bir enstrümanla karşı karşıyayız: 600.000 TL‘ye
yakın bir parasal fon. (Muhtemelen bu yekûn önümüzdeki yıllarda
artacaktır.) Ayrıca unutmayalım, bu fon ve dağıtım sistemi, müstahkem
bir konumda, yani devlet erkinin koruması, kurumsallığı, logosu altında
gerçekleştiriliyor.
Bu sistemde işaret edilecek çok büyük riskler ve kötülükler var.
Fakat her şeyden önce, bu meselenin -kök- fotoğrafını ortaya koyalım:
1990′ların ortasından bugüne kadar Yeni Sinsiyet, edebiyat ortamındaki
(ortalığındaki) manipülasyonunu “İtibar Yönetimi” enstrümanlarını
kullanarak yürütüyordu: Yeni Kapitalizm’in bilindik ödüllendirme
mekanizmasıyla; plaketlerle, ödül törenleriyle, alkışlarla, “A kişisi şu
ödülü kazandı” şeklindeki gazete kupürleriyle veya kitap arka
kapaklarına, afişlere yazılacak “A ödüllü şair-romancı” gibi ibarelerle…
Yeni Sinsiyet, tüm bunların oluşturduğu yapay saygınlığı, cukkalanmış
bir statükoyu dağıtarak, insanları “hakiki olmayan bir mertebeyle”
yemleyerek manipülasyonunu başarıyla sonuçlandırıyordu. Edebiyat
ödüllerinde doğrudan dağıtılan para birincil amaç değildi, gene “İtibar
Yönetimi”ne destek olacak şekilde daha az ve simgeseldi. Eski yem
temelde şu söylemle kurulmuştu: “Bu ödülü aldın ya, her yayıncı
senin kitabını basar, her editör dergisinde sana yer verir, her okuyucu
kitabını satın alır, sende ışık var, senin önün açık, yürü koçum!”
Tabiî, 2014′e gelince, bu toprakların kara gerçeğinde, sıkı, sımsıkı
olmayan bir edebiyat heveskârının “Yürü koçum!” söylemleriyle karnının
doymayacağı aşikârdır. Bununla birlikte, memlekette “ödülsüz yazar-şair”
filan da kalmadı neredeyse… Yani, Yeni Sinsiyet’in kurduğu statükocu
yemlerin simgeselliği, itibar değeri, “biricik” oluşlarından kaynaklanan
piyasa değeri, ödüllü yazar-şair sayısı arttıkça sürekli azalıyor,
azalıyordu. (Zaten, edebiyat ödüllerinin en büyük kazananları
yarışmalara başvurarak dereceye giren ya da kendisine ödül verilen
şairler-yazarlar değildir. Türkiye’deki edebiyat ödüllerinin asıl
kazananları; edebiyat yarışmalarında jürilik yaparak kendilerini
“edebiyatçı ve saygın”mış gibi gösteren, eleştirmen olmadıkları, hatta
edebiyattan zerre kadar anlamadıkları halde kendilerini
“eleştirmen-yazar” olarak piyasalandıran Yeni Sinsiyet ve lobisidir.)
Sonuçta, Yeni Sinsiyet’in yeni enstrümanı olarak tanımladığımız “Fon
Yönetimi”, edebiyat heveskârlarını yemlemek açısından “İtibar
Yönetimi”nden çok daha etkin ve doğrudandır: Devlet erki eliyle
verilecek, gelecekte yekûnu artacak, başlangıç olarak 600.000 TL
tutarında belirlenmiş bir parasal fon ile Yeni Sinsiyet oligarşisinin
çevresinde militanlaşacak, kötülüğü yaygınlaştıracak, sıkı
şiiri-edebiyatı kötüleyecek ve gelecekte de sayısı sürekli artacak
“özellikle seçilmiş” 50 isim… Yeni Sinsiyet, “İtibar Yönetimi”
enstrümanının yanına eklenen “Fon Yönetimi” fonsiyonuyla maddi ve manevi
açıdan üssel olarak güçlenmiştir.
Üzülerek söylüyorum; haklılığın inadıyla haysiyetlerini savunan,
hakikat yolunda kalb ve vicdan arayışını sürdüren sahici insanlar, Yeni
Sinsiyet’e karşı verdikleri mücadelede “bir büyük adım” kadar
gerilemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder