Yeni sinsiyet tipolojisi[1] tarafından
kurgulanan tüm enstrümanların birer saat gibi tıkır tıkır işlemesine,
cehalet alanının genişleyerek devasa bir cehalet ortamına dönüşmesine,
işbu havzadaki dipsizlik duygusunun gün be gün artmasına, tüm yanıltıcı
salvoların veya retorik arsızlıklarının[2] “mutlak
bilgi”ye bağlanmasına, ortamdaki yandaş-paydaş etkileşimlerinin
endüstrileşmiş bir menfaat-sömürü çizelgesinde üssel olarak hızlanmasına
ve nihayetinde yeni sinsiyet tipolojisinin oligarşik bir yönetsel
katmanda(kulede) müstahkem mevki kazanmasına[3],
kısacası, bu kör keşmekeşinin tümüne şahit bulunmanın ya da kalmanın
biriktirdiği “susku” korkunçluğunu, “susku” gerginliğini ve “susku”
öfkesini nasıl anlatabiliriz?
Bugün, yeni sinsiyet oligarşisinin, cehalet ortamından melanet
ortamına uzatmayı bir “performans kritiği” olarak gördüğü kötücül
yolculuğunda çok önemli bir ara-döneme geçtiğini bilişsel olarak
farketmiş bulunuyoruz. Bu ara-dönemi ve kuruluş aşamasındaki havzayı bir
“mezalim ortamı” olarak tanımlayabiliriz. Mezalim ortamı, cehalet
ortamının yürütücüsü olan yeni sinsiyet tipolojisinin seçkinlik
arayışını -ve buluşunu- tamamladığında (yani, yaygın bir tipolojiden,
“kendince niteliksel” sınırları olan bir müstahkem mevkiyle örülmüş,
kulevari bir oligarşiye dönüştüğünde) geride bıraktığı alandaki
-aşağıdaki- yıkıntının genel görünümüdür. Bu yıkıntıyı yürütmek, cehalet
ortamını yürütmekten daha zordur: -ki zaten “kule”nin inşasında da bu
yönetsel zorluk belirleyici olmuştur.
Yeni sinsiyet oligarşisinin ikbal günlerini ritimleyen ve
ritimleyecek olan cehalet ezberinin, “mezalim” ortamına da hâkim
kılınması için -aşağıda iş görecek, retorik arsızlığını ve pirusvari
kazanımları sürdürecek- yapay (belki de ithal) bir “karşıtlığı” da
“işler” hâle getirmesi, birincil adım olarak tasarlanmıştır. “Yapay
karşıtlığın” enstrümanları ve işbirliği sistematiği, yeni sinsiyet
tipolojisinin kullandıklarının azamileştirilmiş çeşitlemeleridir. Ancak,
varılan ve varılacak sonuçlar (pragmalar) yeni sinsiyetin ulaştığı
menfi hedeflerden çok da farklı değildir, olamaz. Çünkü yeni sinsiyet
buna izin veya icazet vermez. Önünde sonunda, yeni sinsiyet
oligarşisinin havzaladığı mezalim ortamı, özel bir “sürdürülebilirlik”
projesidir: Menfi gaddarlığın şiraze olduğu bir ticarileştirilmiş
gelecek projesi…
Mezalim ortamının en belirgin enstrümanı, bireyler üzerinde yarattığı
“panoptik gözetlenme” duygusudur. Bu duygu, “hakikat”in üzerinin
örtülmesinin insan evlâdında yarattığı ve özüne ters gelen “baskı”
parafazıyla benzerdir. Her türlü “özgürleşme” duygusunun üzerine yeni
sinsiyet kulesinin korkutucu gölgesi vurmakta ve henüz doğuş anında -o
eşsiz anın kutsallığında- “özgürleşme” duygusu karartılmaktadır. Hakikat
ile hakaretin yer değiştirmesi, yalanın “sahi” yerine kullanılması,
ışığın karanlığa terkedilmesi, görüşsüzlük, sisleme, cehalet
ortalamasına hizmet eden her türlü aldatmaca ve hilebazlık,
yandaş-paydaş etkileşimlerindeki haysiyetsizlik, liyakatsizlik ve
tözsüzlük yeni sinsiyetin kendi geleceği için tasarladığı “emniyet
müşirleri”dir. Mezalim ortamındaki çelişkin içeriksizlik sürdükçe, yeni
sinsiyet oligarşisi, “insandan çok eşyaya benzeyen”lerden oluşan bir
“melanet ortamı” yaratmanın “sürdürülebilirliği” için ikbal ezberine ve
bu doğrultudaki riyaziyeyi işletmeye devam edecektir.
Mahkûm olduğumuz mezalim ortamının fetbazlarına karşı, insanlığımıza,
kalb ve vicdan yolundaki hakikat arayışımıza sahip çıkmaktan başka
çaremiz yoktur. Çünkü karakterimizi çevreleyen hak dirayeti (haklılığın
inadı) öyle bir gayrettir ki riyaziyesi hâlâ bulunamamıştır. Zaten,
ikbal ezberlerinin riyaziyede bir karşılığı da yoktur. Üstelik, coğrafya
da tarih de ilim de şiir de bize bunu göstermiştir.
Ve gösterecektir.
Zafer Yalçınpınar
11 Kasım 2012, İstanbul
11 Kasım 2012, İstanbul
[1] Bkz: “Yeni Sinsiyet ve Bazı Enstrümanları”, http://zaferyalcinpinar.com/i21.html
[2] Bkz: “Yeni Sinsiyet Tipolojisi’nin ‘Biz’ Söylemi ve Retorik Arsızlığı”, http://zaferyalcinpinar.com/i22.html
[3] Bkz: “Yeni Sinsiyet’in Seçkinlik Arayışı”, http://zaferyalcinpinar.com/i23.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder